EVLENME BAŞVURUSU VE TÖRENİ

Evlenmek için nereye başvuru yapılır?

 Türk Medeni Kanunu madde 134’de belirtilen hüküm gereğince; İki karşı cinsin evlenme kararı alması sonucunda resmi olarak bu durumu tescil ettirmesi için içlerinden herhangi birinin oturduğu yer evlendirme memurluğuna birlikte başvuru yapmaları gerekmektedir.

 Evlendirme memuru, belediye bulunan yerlerde belediye başkanı veya bu işle görevlendireceği memur, köylerde muhtardır. Evlenmek için başvuranlar bu başvuruyu sözlü ya da yazılı şekilde yapabilirler.

Evlenme başvurusu için gerekli belgeler nelerdir?

Evlenme başvurusu hangi hallerde reddedilir?

 Evlenmek için başvuru yapan çiftin başvurusu ilgili makamca yani evlendirme memuru tarafından başvuru ve belgelerin incelendikten sonra bazı hallerde reddedilir. Bunları inceleyen evlendirme memuru başvuruda bir eksiklik görür ise bunu tamamlar veya tamamlattırır.

 Başvurunun usulüne uygun olarak yapılmadığı veya evleneceklerden birinin evlenmeye ehil ya evlenme ehliyetine sahip olmadığı ya da evlenmesine yasal bir engel bulunduğu anlaşılırsa, evlenme başvurusu ret olunur ve durum evleneceklere yazıyla hemen bildirilir.

 Kısaca toparlarsak evlenme başvurusu yapa kişilerin, belgeleri eksik ise ve tamamlamaları istendiği halde tamamlanmaz ise, herhangi biri evlenmeye ehil durumda değil ise ya da evlenmesine engel teşkil edecek yasal bir engel var ise evlilik başvurusu reddedilir.

Evlenme başvurusunun reddedilmesi halinde ne yapılabilir?

 Evlenme başvurusu usulen ya da evlendirme memuru tarafından reddedilmesi üzerine başvuruda bulunan kişiler bu karara itiraz etme hakkına sahiptir.

 Başvuranlardan her biri bu redde itiraz için mahkemeye başvuru yapabilir ve bu reddin iptalini dava yoluyla talep edebilir. Yapılan bu itiraz evrak üstünde incelenerek mahkemece kesin bir karara bağlanır.

 Ancak açılan itiraz davalar mutlak butlan sebebiyle reddedilen başvuru için ise bu dava basit yargılama usulüne göre görülür. Bu durum Türk Medeni Kanunu’nu madde 138’ de geçmektedir.

Evlenme izin belgesi nedir?

 Evlenme başvurusu yapan kişiler, evlendirme memurunun başvuruyu incelemesi sonrası evlenmelerinde herhangi bir sorun olmadığı kanaatine varırsa ya da evlenme başvurusunun reddi mahkemece kaldırılmış olursa evlenecek kişilere evlenmeleri için gün ve saatini bildirir ya da evlilik izni belgesi verir.

 Bu belgeyi alan çiftler, yurdun herhangi bir yerinde ya da yurt dışında evlendirmeye yetkisi olan makam huzurunda, tekrar bir dosya düzenlenmesine gerek olmaksızın evlenebilirler.

Evlenme izin belgesi kaç ay geçerlidir?

 Türk Medeni Kanunu madde 139 kapsamında evlenme başvurusu onaylanan çiftlere verilen evlenme izni belgesi, verildiği tarihten başlayarak altı ay içinde evleneceklere herhangi bir evlendirme memuru önünde evlenebilme hakkı sağlar.

 Bu nedenle çiftler başvurularının onaylamasından itibaren 6 ay içinde tekrar evrak hazırlamadan yetkili makam huzurunda evlenebilirler.

Evlendirme memuru evlenme törenini hangi halde yapmaz?

 Evlenmek isteyen çiftin başvurusu onaylandıktan sonra iki şekilde evlenmesine engel teşkil eden durum vardır.

 Bunlardan ilki evlenme koşullarının bulunmadığının anlaşılması durumudur. Bu durum gerçekleşirse evlendirme memuru evlenme törenini gerçekleştiremez, nikâh kıyamaz.

 Diğer bir durum ise belgelerin verilmesinden başlayarak alınan evlilik iznin belgesinin 6 ay boyunca geçerli olduğu kanunda ilgili hükümce belirtilmiş olduğu da göz önüne alınırsa belgenin süresi dolmasından sonra evlenmek isteyen çiftin tekrar belge hazırlamadan evlenmek istemesi durumunda evlendirme memuru nikâh törenini gerçekleştiremez.

 Evlenmek isteyen çiftin tekrar izin belgesi süresi dolduğu için evrakları hazırlayarak ilgili makama evlenme başvurusu yapması gerekmektedir.

Evlenme töreni nerede yapılır?

 Evlenme başvurusu onaylanan çiftin evlenme töreni yapılması gereken yer Türk Medeni Kanunu madde 141’de belirtilmiştir. Bu tören, evlendirme dairesinde evlendirme memurunun ve ayırt etme gücüne sahip ergin iki tanığın önünde açık olarak yapılır. Ancak, tören evleneceklerin istemi üzerine evlendirme memurunun uygun bulacağı diğer yerlerde de yapılabilir.

Evlenme töreni nasıl olur?

 Evlendirme töreni olacak çiftin, evlendirme şekli Türk Medeni Kanunu madde 142 de belirtilmiştir. Bu madde kapsamında evlendirme töreninin şekli, evlendirme memurunun evlenmek isteyen çiftlerden her birine tek tek birbirleriyle evlenmek isteyip istemediklerini sormasıyla olur.

 Evlenmenin kabul edilmesi evlenmek isteyen çiftin sözlü cevapları verildiği anda gerçekleşmiş olmaktadır ve evlendirme memuru tarafların rızası ile evliliğin kanuna uygun olarak yapılmış olduğunu açıklar.

Dini nikah ne zaman kıyılabilir?

 Evlenen çift, evlendirme töreni biter bitmez evlendirme memuru tarafından verilen aile cüzdanı ile bu evliliği tasdik eder.

 Dini nikâh kıymak isteyen çiftler öncelikle resmi nikâh kıymak zorundadır ve bu durum da Türk Medeni Kanunu madde 143’de belirtilmiştir.

 Dini nikâh kıymak isteyen çift aile cüzdanı göstererek nikâhlarını kıydırabilir.

 Dini nikâh resmi olarak bir geçerlilik teşkil etmemektedir yani sadece dini nikâh kıyan çiftler resmiyette evli değillerdir. Resmi nikâh kıyan çift dini nikâh kıymak zorunda değildir.

Dini nikah kıymanın cezası var mı?

 Türk Ceza Kanunu’nun 230/5-6 maddesinde resmi nikâhın olmaması halinde dini nikâhın yapılması suç sayılmıştı ve işlemi yapan görevli ve işlem yaptıran çift ceza almaktaydı.

 Fakat Anayasa Mahkemesi’nin 27/5/2015 tarihli ve E.: 2014/36, K.: 2015/51 sayılı Kararı ile ilgili madde fıkraları Anayasa’nın 5., 10., 17., 20. ve 24. Maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle toplanan kurulun oyçokluğuyla kanundan kaldırılmıştır. Bu nedenle resmi nikâh olmaksızın dini nikâh kıymanın cezai bir yaptırımı bulunmamaktadır.

 Böyle bir cezai işlem bulunmaktaydı, Anayasa Mahkemesi’nin 27/5/2015 tarihli ve E.: 2014/36, K.: 2015/51 sayılı Kararı ile bu cezai işlem kaldırıldı.

Konu ile ilgili Medeni Kanun maddeleri aşağıda yer almaktadır.

 

Evlenme başvurusu ve töreni ile ilgili Örnek İçtihatlar

 T.C. Yargıtay CG. CEZA GENEL KURULU

 Esas : 2013/14-561

 Karar : 2013/619

 Karar Tarihi :17.12.2013

 ÖZET: Olayda 5237 Sayılı Kanunun ilgili maddesinde düzenlenen resmi evlenme olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptırma ve aynı maddenin ilgili fıkrasında yer alan resmi evlenme belgesini görmeden evlenme için dinsel tören yapma suçlarının inkılap kanunları kapsamında bulunduğu ve bu suçlardan kurulan mahkumiyet hükümlerinin 5271 Sayılı Kanunun ilgili maddesinin hükmü uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu olamayacağı anlaşıldığından, belirtilen suçlardan mahkumiyetlerine karar verilen sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına yer olmadığına dair yerel mahkeme hükmünün onanmasına ilişkin Özel Daire kararı isabetlidir.

 (2709 S. K. m. 174) (5237 S. K. m. 50, 52, 62, 230) (5271 S. K. m. 231, 308) (4721 S. K. m. 141, 142, 143, 1028) (4722 S. K. m. 21) (765 S. K. m. 237) (5395 S. K. m. 23) (743 S. K. m. 110) (YCGK. 06.10.2009 T. 2009/4-169 E. 2009/223 K.)

 Dava: Sanıklar S… ve Z…’in resmi evlenme olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptırma suçundan 5237 sayılı TCK’nun 230/5, 62, 50 ve 52. maddeleri, sanık A…’in ise resmi evlenme belgesini görmeden evlenme için dinsel tören yapma suçundan aynı kanunun 230/6, 62, 50 ve 52. maddeleri gereğince ayrı ayrı 1.000 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmalarına ilişkin, …2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 14.06.2011 gün ve 44-810 sayılı hükmün sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 18.03.2013 gün ve 5900-2844 sayı ile; onanmasına karar verilmiştir.

 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 24.05.2013 gün ve 250982 sayı ile;

 <…CMK’nun 231. maddesinin yollama yaptığı 1982 Anayasasının <İnkılap kanunlarının korunması> başlıklı 174. maddesi, 743 sayılı TMK’na atıf yapmışsa da, adı geçen kanun 01.01.2002 tarihinde yürürlükten kaldırılarak yerine 4721 sayılı Kanun konulmuştur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 21. maddesi de, 743 sayılı Kanuna yapılan atıfların yeni Medeni Kanuna yapılmış sayılacağını düzenlemiştir. Bu itibarla Anayasanın 174. maddesinde 8 bent halinde ve laikliğin niteliğini koruma amacı güden inkılap kanunlarından 4. bendinde belirtilen Türk Medeni Kanunun 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa atıf yaptığı hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Mülga 743 sayılı TMK’nun 110. maddesinin karşılığı 4721 sayılı TMK’nun 141. maddesi evlenme töreninin yeri ve bulunması gerekenler, 142. maddesinde ise törenin şekli açıklandıktan sonra, 143. maddesinde de dini tören düzenlenmiş ve evlenme cüzdanı gösterilmeden dini törenin yapılamayacağını belirtmiştir. Medeni Kanundaki bu yasal düzenlemeler, resmi evlenme işlemi yapılmadan, evlenmenin dini merasiminin yapılamayacağına ilişkin yasak getirmekle birlikte bir suç olarak düzenlenmemiştir. Evlenmenin TMK’nun yukarıdaki maddelerinde gösterilen yöntemlerine aykırı olarak yapılması ve evlenmenin dini töreninin resmi nikah yapılmadan yapılması veya yaptırılması 765 sayılı TCK’nun 237. maddesinde, 5237 sayılı TCK’nun ise 230. maddesi ile suç halinde getirilmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun, inkılap kanunu olmaması nedeniyle İnkılap Kanunları içerisinde düzenlenmiş bir suç da bulunmamaktadır. CMK’nun 231/14. maddesine göre, bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174. maddesiyle koruma altına alınan İnkılap Kanunlarında yer alan suçlarla ilgili uygulanamayacağını düzenlediğinden, TCK’nun 230/5. maddesinde düzenlenen aralarında evlenme olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptırmak ve aynı kanunun 230/6. maddesinde düzenlenen evlenme akdinin kanuna göre yapılmış olduğunu gösteren belgeyi görmeden evlenme için dinsel tören yapmak suçları İnkılap Kanunlarında suç olarak düzenlenmemesi nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanması mümkündür> görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

 CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 10.06.2013 gün ve 6332-7367 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

 TÜRK MİLLETİ ADINA

 Karar: Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, evlenme olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptırma ve resmi evlenme belgesini görmeden evlenme için dinsel tören yapma suçlarından mahkum olan sanıklar hakkında 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasının mümkün olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.

 İncelenen dosya kapsamından; sanıklar S… ve Z…’in resmi evlenme olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptırma, sanık A…’in ise resmi evlenme belgesini görmeden evlenme için dinsel tören yapma suçlarından mahkumiyetlerine karar veren yerel mahkemece şeklindeki gerekçeyle sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.

 Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 günü yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkralar ile büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanunun 40. maddesiyle de 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılık hariç olmak kaydıyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.

 Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden şikayete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanunla 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.

 5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlar ile 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;

 a) Suça ilişkin olarak;

 1- Yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında mahkumiyet hükmü tesis edilmesi ve hükmolunan cezanın, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,

 2- Suçun, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,

 b) Sanığa ilişkin olarak;

 1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması,

 2- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi,

 3- Mahkemece; sanığın, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,

 4- Sanığın bu kurumun uygulanmasını kabul etmediğine dair beyanının olmaması,

 Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve sanık beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.

 Sanıkların üzerine atılı evlenme olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptırma ve resmi evlenme belgesini görmeden evlenme için dinsel tören yapma suçları şikayete bağlı olmadığından, suç tarihi olan 2006 yılı Mayıs ayı itibarıyla 5271 sayılı CMK’nun 231/5. maddesinin uygulanma şartları bulunmamaktadır. Ancak belirtilen maddede 5728 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle öngörülen düzenlemelerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Anılan kanun ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanabilmesi için suçun şikayete bağlı olması şartı kaldırılmış, Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir. Bu bağlamda, inkılap kanunlarında yer alan suçların neler olduğunun gözden geçirilmesi gerekmektedir.

 1982 Anayasasının <İnkılap Kanunlarının Korunması> başlıklı 174. maddesinde;

 1. 3 Mart 1340 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu;

 2. 25 Teşrinisani 1341 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası Hakkında Kanun;

 3. 30 Teşrinisani 1341 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun;

 4. 17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikah esası ile aynı kanunun 110 uncu maddesi hükmü;

 5. 20 Mayıs 1928 tarihli ve 1288 sayılı Beynelmilel Erkamın Kabulü Hakkında Kanun;

 6. 1 Teşrinisani 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki hakkında Kanun;

 7. 26 Teşrinisani 1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi, Bey, Paşa gibi Lakap ve Unvanların Kaldırıldığına dair Kanun;

 8. 3 Kanunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun> şeklindeki hükme yer verilerek İnkılap Kanunları sayılmıştır.

 Anılan maddenin 4 numaralı bendinde belirtilen 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 110. maddesi; düzenlemesini içermekte iken, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1028. maddesi ile 17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi yürürlükten kaldırılmış, 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 21. maddesinde; hükmü getirilmiştir.

 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda da, evlenme töreninin ne şekilde yapılacağı 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 110. maddesi hükmüne benzer şekilde düzenlenerek, 141. maddesinde; , 143. maddesinde ise; <1- Evlenme töreni biter bitmez evlendirme memuru eşlere bir aile cüzdanı verir. Aile cüzdanı gösterilmeden evlenmenin dini töreni yapılamaz. Evlenmenin geçerli olması dini törenin yapılmasına bağlı değildir> hükümlerine yer verilmiştir.

 Bu hükümlere paralel olarak da, 765 sayılı TCK’nun 237. maddesinde;

 Aralarında evlenme akdi olmaksızın evlenmenin dini merasimini yaptıran erkek ve kadınlar iki aydan altı aya kadar hapis cezasile cezalandırılır>,

 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nun başlıklı 230. maddesinin 5 ve 6. fıkralarında ise;

 Evlenme akdinin kanuna göre yapılmış olduğunu gösteren belgeyi görmeden bir evlenme için dinsel tören yapan kimse hakkında iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir> şeklinde düzenlemeler öngörülmüştür.

 Belirtilen maddenin gerekçesinde de; <…beşinci fıkrasında, resmi nikah bulunmadan evlenmenin dinsel töreninin yaptırılmasının cezalandırılacağı hususundaki hükme yer verilmiştir. Böylece Anayasanın 174 üncü maddesinin (4) numaralı bendi vurgulanmış olmaktadır…> açıklamalarına yer verilmiştir.

 Anayasanın 174. maddesinin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 237. maddesi, inkılap kanunları arasında açıkça sayılmadığı için resmi evlenme olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptırma ya da resmi evlenme belgesini görmeden evlenme için dinsel tören yapma suçlarının güvence altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlardan olmadıkları düşünülebilir ise de; 174. maddenin 4 numaralı bendinde evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikah esası ile Türk Kanunu Medenisinin evlenme kağıdı ibraz edilmeden, evlenmenin dini merasimi yapılamayacağını düzenleyen 110. maddesi hükmü açıkça inkılap kanunları arasında sayılmış, 765 sayılı TCK’nun 237. maddesi ile 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nun 230. maddesinin 5 ve 6. fıkraları Türk Kanunu Medenisinin bu hükmüne paralel olarak aynı eylemi suç olarak tanımlayarak cezai yaptırım öngörmüş ve 230. maddenin gerekçesinde de açıkça düzenleme ile 174. maddenin 4 numaralı bendinin vurgulandığı belirtilmiş olduğundan, anılan suçların inkılap kanunlarında yer alan suçlardan olduğu kabul edilmelidir.

 Bu durumda, 5237 sayılı TCK’nun 230. maddesinin 5 ve 6. fıkralarında düzenlenen resmi evlenme olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptırma ve resmi evlenme belgesini görmeden evlenme için dinsel tören yapma suçları Anayasanın 174. maddesi ile koruma altına alınan inkılap kanunlarında yer aldığından 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinin 5728 sayılı Kanunla değişik 14. fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu olamayacaktır.

 Nitekim Ceza Genel Kurulunun 06.10.2009 gün ve 169-223 ile 10.05.2011 gün ve 25-91 sayılı kararlarında da aynı sonucuna ulaşılmıştır.

 Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

 5237 sayılı TCK’nun 230. maddesinin 5. fıkrasında düzenlenen resmi evlenme olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptırma ve aynı maddenin 6. fıkrasında yer alan resmi evlenme belgesini görmeden evlenme için dinsel tören yapma suçlarının inkılap kanunları kapsamında bulunduğu ve bu suçlardan kurulan mahkumiyet hükümlerinin 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinin 5728 sayılı Kanunla değişik 14. fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu olamayacağı anlaşıldığından, belirtilen suçlardan mahkumiyetlerine karar verilen sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına yer olmadığına dair yerel mahkeme hükmünün onanmasına ilişkin Özel Daire kararı isabetlidir.

 Bu itibarla, sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma şartlarının bulunduğu yönündeki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.

 Sonuç: Açıklanan nedenlerle;

 1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,

 2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.12.2013 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi. (mevzuat.sinerjias.com.tr)

deneme

Paragraf1

Paragraf2

Paragraf3